Connect with us

Robot Otomasyon

Otomasyona başlamanın kolay yolu

Published

on

SSI SCHAEFER, yalnızca 6 ayda Otomatik Yönlendirmeli Araçları (AGV) ve WAMAS® intralojistik yazılımı birlikte kullanarak Emstek Ostendorf’taki mevcut mobil raf sistemini otomasyona geçirmeyi başardı. Bu yarı otomatikleştirilmiş lojistik çözüm, 2021 ortalarında hayata geçirildi. Olumlu etkisiyse açık ve ölçülebilirdi: Şeffaf, hatasız işlemler yürütülmesini sağlıyordu ve malzeme aktarımını daha verimli hale getiriyordu. Bu hedeflere ulaşmak, müşterilerinin artan taleplerini karşılamak ve rekabetin yoğun olduğu pazardaki konumunu güçlendirmek için önemli bir adımdı.

Almanya merkezli tanınan atık su boru sistemleri üreticisi Gebr. Ostendorf Kunststoffe GmbH, plastik boru ve polipropilen bağlantı parçaları satışını 1973’ten bu yana sürdürüyor. Şirket, devam eden büyümesi ve teslimat sürelerinin kısalmasına yönelik artan talebi düşünerek, 2017’de Vechta genel merkezinde ambalaj amaçlı optimize edilmiş gece vardiyası mal stoku için yeni bir dağıtım merkezi devreye aldı. SSI SCHAEFER ise, bu merkezi SSI Orbiter® yük taşıma cihazları, WAMAS® intralojistik yazılımı ve konveyör sistemini kapsayan otomatik bir kanal depolama sistemiyle donattı.

Yarı otomasyona giden yol

Ostendorf’un Emstek tesisinde işlemler gitgide zorlu hale gelen piyasa koşullarına uyarlama konusunda sorunlar yaşıyordu. İç lojistiği optimize etmesi, verimliliği artırması ve maliyetleri düşürmesi gereken Ostendorf, büyük bir inşaat sektörü müşterisiyle, karma paletler üzerinde mal toplama anlaşması imzaladı. Bu da, elde bulundurulması ve depoda alınması gereken palet sayısını aniden artırdı. Bununla birlikte, Oldenburg Münsterland bölgesinde neredeyse %100 istihdam söz konusuydu. Bu nedenle de bu operasyonlara uygun kalifiye eleman bulmak bir sorundu. Ostendorf bu nedenle, SSI SCHAEFER’in hızlı bir şekilde kurulabilen ve özellikle orta derece iş hacmindeki depolara uygun olan kısmen otomatik çözümünü seçti. AGV’leri mevcut Mobil Raf Sistemi (MRS) ile birleştiren yeni çözüm, depolama ve dahili taşıma işlemlerini güvenilir bir şekilde yürütüyor. Günün her saatinde de yüksek iş güvenilirliği sağlıyor.

Tüm arayüzlerde tam çözüm için genel yüklenici olarak hizmet edebilecek tek bir ortak isteyen Ostendorf, bu nedenle SSI SCHAEFER’i seçti. İletişim bu nedenle kolaylaştı ve zaman açısından optimize edilmiş proje programına zemin sağladı. Ayrıca iki şirket, SSI SCHAEFER’in güvenilir bir uzman ortak olduğunu kanıtladığı Vechta yüksek raflı depo ve Rain am Lech mobil palet raf sistemi projelerindeki iş birlikleri nedeniyle iyi bir deneyime sahipti. Ostendorf, WAMAS® intralojistik yazılımına aşinaydı ve bu yazılımla iyi bir geçmişi vardı.

Konuyla ilgili Emstek Operasyon Müdürü Ludger Stroot, “Emstek’te, Vechta’daki gibi tam otomasyona güvenmek yerinde olmazdı. Ancak yine de beraberinde gelen avantajlar için belirli bir derecede otomasyon sağlamak istedik. Bu bağlamda, otomatik yönlendirmeli araçlar uygun teknolojiydi ve nispeten düşük iş hacmimiz için en uygunuydu” dedi. Zamanın dar olduğunu ekleyen Ostendor Lojistik Yöneticisi Lukas Varelmann, “Tam otomatik yüksek raflı bir deponun inşaat ruhsatlaması dahil planlanması ve uygulanması en az üç yıl sürerken, kısmi otomasyon sayesinde hedeflerimize altı aydan kısa sürede ulaşabildik” diye konuştu.

MRS, AGV ve yazlımın pratik kombinasyonu

Zaman çerçevesinin yönetilebilir olmasının, söz konusu ölçeklenebilir lojistik çözümünün belirli avantajlarını da gözler önüne serdiğini belirten SSI SCHAEFER Satış Müdürü Stefan Reichwald, “Mobil raf sisteminin otomatik yönlendirmeli araçlarla kombinasyonu olgunlaşmış bir standarttır. Müşterinin depo yapılarına doğrudan entegre edilebilir. Otomatik palet taşıma çözümü, teslimat güvenilirliği ve kalitesi ile maliyetleri üzerindeki olumlu etkisi de çabuktur” açıklamasında bulundu.
SSI SCHAEFER, AGV uzmanı DS Automotion ile birlikte bu kısmi otomasyon projesini 2021’in ortasında başarıyla tamamladı. Bu süreçte ortaklar, mevcut mobil raf sistemine bir arayüz kurulumu yaptı. Aynı zamanda, AGV’lerin ve konveyör sisteminin entegrasyonundan ve Ostendorf’un WAMAS® yazılım ortamına genel entegrasyonundan sorumluydular. Lukas Varelmann, “Bu, yazılım da dahil olmak üzere kapsamlı bir çözüm paketiydi. Dolayısıyla uygulanması kararını kolayca aldık” dedi.

Operasyonda 7/24 gelişmiş iş akışı ve sürekli malzeme aktarımı 

DS Automotion Satış Mühendisi Roland Hieslmair, “AGV’ler, Ostendorf’ta üç vardiyalı operasyonda malzeme akışının sürekliliğini sağlar. İşlemler net bir şekilde yapılandırılmıştır. Bu yaklaşım da kusurları fiilen ortadan kaldırır” açıklamasında bulundu. Bu da kontrol merkezindeki işlemler arasındaki faaliyetleri kontrol eden çalışanların iş yükünü azaltır. Tüm işlemler WAMAS® aracılığıyla da net bir şekilde takip edilebilir. Ayrıca, MRS ile AGV’ler arasındaki güvenli iletişim beklemede geçen süreleri ortadan kaldırır. Araç varış koridoruna yaklaştığında, sistem koridoru açar. Yazılım, mobil raf sistemi ile ProfiNet üzerinden barkod yoluyla haberleşir. Roland Hieslmair, “WAMAS® siparişleri, tür ‘sevk görevlisi’ olarak düşünebileceğiniz DS Automotion filo kontrolörüne gönderiyor” diye açıkladı. Sistem aynı anda boş aracı tespit eder ve taşıma komutunu verir. Toplama işleminde, WAMAS® koridorun derhal açılmasını sağlar. Böylece AGV doğrudan içeri girebilir, talep edilen paleti alabilir ve konveyör sistemindeki transfer noktasına taşıyabilir. Filo kontrolörü, WAMAS®’a siparişin tamamlandığını ve AGV’nin artık bir sonraki görevi için hazır olduğunu bildirir. DS Automotion’un çözümlerini SSI SCHAEFER’in portföyüyle birleştirmek, müşterilere entegre çözümlerin avantajlarından yararlanma fırsatını arayüz sorunları olmadan sağlar.

Ostendorf’ta elde edilen ek avantajlar

Şirketler büyüdüklerinde ve sipariş işlemlerinin verimliliğini ve kalitesini artırmaya çalıştıklarında, Ostendorf’un Emstek sahasında olduğu gibi, genellikle otomatikleştirilmiş süreçlerle birlikte yazılım sunmayı düşünür. Başlangıçta, MRS ve iki AGV’den oluşan birleşik sistem çözümü, AGV’lerin kesintisiz çalışmasını sağlayarak verimliliği artırdı. SSI SCHAEFER, kullanılan araçlarla Ostendorf’un çift döngülü kullanım için zaman hedefini karşılamakla kalmadı, aslında beklentileri aştı. AGV’ler çift döngüyü gerekenden yaklaşık %30 daha hızlı tamamladı. Gelecekte daha da yüksek performans gerekirse, ilave araçlar da kolayca eklenebilir. Modern sensör teknolojisi, araçları forkliftlere göre daha güvenli hale getirdi. Ayrıca, AGV’ler kendilerini hızlı bir şekilde amorti ediyor. Aynı durum, SSI SCHAEFER’in AGV’lerle kombine tek kaynak çözüm paketi olarak sunduğu, yerden son derece tasarruf sağlayan mobil raf sistemleri için de geçerli.

Başarılı proje ortaklığının sürdürülmesi

Ostendorf, uzun yıllara dayanan ortağı SSI SCHAEFER ile birlikte Emstek’te elde edilen başarıyı başka bir lokasyonda tekrarlamayı umuyor. Burada da amaç, örneğin siparişe özel ön toplama yoluyla inşaat sektörünün artan taleplerini mükemmel bir şekilde karşılamak için sağlam bir operasyonel temel oluşturmak. Vechta’da otomatik bir küçük parça deposunun inşası için de ilk senaryolar değerlendiriliyor. Ludger Stroot ve Lukas Varelmann aynı fikirde: “Profesyonel proje yönetimi ve hızlı uygulama bizi bir kez daha etkiledi. İki taraf uyum içinde çalıştı, yaklaşım her zaman çözüm odaklıydı ve işbirliği her zaman olumluydu. Elde ettiğimiz sonuçlar tamamen olumluydu ve kendileri için konuşuyorlar.”

SSI SCHAEFER ile Ostendorf ortaklığı, etkileyici bir kısmen otomatikleştirilmiş depo çözümünü hayata geçirdi. Mevcut mobil palet rafını yeni AGV’lerle birleştirerek otomatikleştirdi ve her iki bileşeni de yeni WAMAS® yazılımına bağladı. Bu çözüm, Ostendorf’a verimli, optimize edilmiş depolama, nakliye ve toplama süreçlerinin yürütülmesini sağlıyor ve rekabet gücünü artırıyor.

Kaynak:https://www.ssi-schaefer.com/en-de/newsroom/news/the-easy-way-to-get-started-with-automation-1128560

Türkiye endüstrisine, alana özel, spesifik yayınlar üreten MONETA Tanıtım’ın sektörel dergilerinin editörlüğünü yapmaktayım. Yeni nesil, dinamik yayıncılık anlayışıyla, dijital ve basılı mecralarda içerik geliştirmek için çalışmaktayız.

AGV - Otonom Taşıma Araçları

OMRON, MD Serisi yeni AMR’lerini tanıttı

Published

on

OMRON, MD-650 ve MD-900 orta yük kapasiteli (650 kg ve 900 kg) Otonom Mobil Robotlarını (AMR) piyasaya sürüyor. OMRON’un otonom robot serisini, çok çeşitli parça ve malzeme taşıma uygulamalarının ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde genişleten bu ürünler, üretim tesislerinde daha fazla verimlilik sağlıyor.

Günümüzde üretim tesisleri, çalışanların üzerindeki fiziksel yükü azaltan çalışma alanları yaratırken üretkenlik ve kaliteye odaklanıyor. Örneğin, otomotiv üretiminde parça ve malzeme taşıma işlemlerinin otomatikleştirilmesi kilit önemiyle öne çıkıyor. Bu, yarı mamul ağır ürünlerin ve bitmiş ürünlerin hareketinin yanı sıra yüksek karışımlı, düşük hacimli üretim sistemlerinde küçük miktarlarda yarı mamul malzemenin sık sık süreçler arası transferlerini de içeriyor. Akıllı filo yönetim yazılımına sahip otonom mobil robotlar, bu ağır ve tekrarlayan görevleri üstlenebiliyor.

Mevcut mobil robot serisi 60 ila 1500 kg arasında değişen OMRON, MD-650 ve MD-900 ile yeni bir orta ağırlık aralığı seçeneği (650 kg / 900 kg) sunuyor. Benzersiz kontrol teknolojisi, insanların ve makinelerin aynı alanda çalıştığı üretim tesislerinde kolayca uygulanabilen güvenli ve sorunsuz taşıma sağlıyor.

OMRON’un benzersiz filo yönetici yazılımı, tek bir sistem üzerinde 100 adede kadar mobil robotun entegre kontrolünü sağlıyor, birden fazla filo yönetim sistemine olan ihtiyacı ortadan kaldırıyor ve her işlem için taşıma yüküne ve kullanılabilirliğe göre en uygun mobil robotu otomatik olarak seçiyor.

1-Orta taşıma yükü aralığında üst düzey aktarım hızı ve benzersiz engellerden kaçınma algoritmasıyla yüksek hız ve güvenlik

Kanıtlanmış deneyimin sonucu olarak, dünyanın dört bir yanındaki üretim tesislerinde binlerce mobil robotun uygulanmasına dayanan MD Serisi; MD-650’de 2,2 m/sn ve MD-900’de 1,8 m/sn maksimum hız, gelişmiş navigasyon işlevleri ve engellerden kaçınma algoritmaları sayesinde dar koridorlarda bile sorunsuz çalışıyor. Ayrıca, gelişmiş batarya ve şarj teknolojisi sayesinde MD-650 için 30 dakikalık şarjla 8 saat, MD-900 içinse 7,5 saat çalışma imkanı sunuyor.

2-Tescilli yazılım teknolojisi kullanılarak tüm mobil robotların entegre kontrolü

Tek bir sistem, farklı taşıma yüklerine sahip 100 adede kadar mobil robot için entegre transfer rotaları sağlayabiliyor ve transfer sırasını gerçek zamanlı olarak kontrol edebiliyor. Tek bir sistem içindeki gelişmiş bağlantı, farklı üretim hızlarındaki süreçler arası transferler için bile gerçek zamanlı yönlendirme sağlayarak minimum bekletme ile verimli transferler elde edilmesini sağlıyor.

3-Uluslararası ISO3691-4 standardına uygun yüksek güvenlik seviyesi

MD Serisi’ni sürücüsüz endüstriyel kamyonlar ve sistemleri için en son güvenlik standardı olan ISO 3691-4 (2020’de yürürlüğe girmiştir) ile uyumlu olacak şekilde tasarlayan OMRON, çeşitli endüstrilerde malzeme taşıma yükünü azaltmaya yardımcı olmak için güvenli ve yüksek kaliteli mobil robotlar ve tescilli yazılım kontrolleri geliştirmeye devam ediyor. OMRON, insanların değerini en üst düzeye çıkaran ve bireyler, endüstriler ve çevre için zengin bir geleceğe katkıda bulunan otomasyon çözümleri oluşturmayı hedefliyor.

Continue Reading

Depo ve Raf Sistemleri

Exotec, depo robotlarının benimsenmesini küresel ölçekte hızlandırıyor

Published

on

Depo robotiğinde dünyanın önde gelen firmaları arasında yer alan Exotec, dünya çapında 100’den fazla tesise dokunarak önemli bir kilometre taşına ulaşıyor. Asya-Pasifik (APAC), Avrupa ve Kuzey Amerika’da devam eden genişleme stratejisinin bir parçası olarak şirket, yıl sonuna kadar 200’den fazla yeni çalışanı işe alma yolunda ilerliyor. Bu da hızlı iş büyümesini desteklemek için küresel iş gücünde bir önceki yıla oranla %80’lik bir artışa işaret ediyor.

Konuyla ilgili bir açıklama yapan Exotec CEO’su ve Kurucu Ortağı Romain Moulin, “100’den fazla müşteri tesisine ulaşmak, işimiz ve depo robotları kategorisinin ivmesi için önemli bir kilometre taşına işaret ediyor. Önde gelen markalar Exotec’e yalnızca operasyonel verimliliği artırmak ve depodaki insan iş gücünü desteklemek için değil, aynı zamanda tüm tedarik zincirlerini yeniden keşfetmek için itici bir güç olarak kullanmak üzere güveniyor” ifadelerini kullanılıyor.

Exotec’in mühendislik ve inovasyona yönelik benzersiz yaklaşımı yatırımcıların da dikkatini çekiyor. Goldman Sachs Asset Management bünyesindeki Growth Equity şirketinin ortağı Christian Resch, “Küresel ekonomik belirsizlik, uzun süreli iş gücü sıkıntısı ve artan tüketici beklentilerinin ortasında, depo otomasyonu cazip bir pazar fırsatı olarak ortaya çıkıyor. Exotec’in mühendislik, inovasyon ve dünyanın en büyük markalarına yardımcı olan kanıtlanmış başarı geçmişine sahip benzersiz yaklaşımı sayesinde bu fırsattan yararlanmak için iyi bir konuma sahip olduğuna inanıyoruz” diyor.

Exotec’in büyümesi farklı bölgelerde şu şekilde görünüyor:

Batı Avrupa

Batı Avrupa’daki varlığını yeni müşteri kazanımları ve yeni ülkelere açılımlarla genişleten Exotec, CEVA Logistics ve Lyreco ile yaptığı ortaklıklar bölgedeki konumunu daha da sağlamlaştırıyor. İngiltere’de Alliance Automotive Group (AAG) ile önemli bir ortaklık kuran Exotec, otomotiv satış sonrası sektöründeki varlığını güçlendiriyor.

Orta Avrupa

Exotec, Polonyalı Entegratör A1 Sorter ile yaptığı gibi ortaklıklarla Orta Avrupa’da ivme kazanıyor. Bu iş birliği, otomotiv endüstrisi için bir lojistik hizmet sağlayıcısı olan ILS ile Polonya’nın Zakroczym kentindeki bir ILS yerine getirme merkezini Exotec’in imzası olan Skypod® sistemiyle donatmak için ortak bir projeye yol açıyor.

Kuzey Amerika

2020’de Kuzey Amerika pazarına girdiğinden bu yana merkezini Atlanta’da kuran Exotec, ekibini 70’in üzerinde kişiye yükseltiyor. Şu anda Gap Inc., Ariat ve Decathlon dahil olmak üzere önde gelen markalar için ABD ve Kanada’da 20’den fazla tesise hizmet veren Exotec, Kuzey Amerika pazarında 2025 yılına kadar küresel işlerinin üçte birini temsil etmeyi hedefliyor.

APAC

Hızla büyüyen Asya pazarına odaklanan Exotec, 2023’ün Ağustos ayında önemli bir mühendislik ve bilişim şirketi olan POSCO DX Co. Ltd. ile ortaklık kurarak Kore bölgesine girdiğini duyuruyor. Güney Kore, Exotec için stratejik Asya pazarlarından biri olarak Japonya’ya katılıyor. Exotec, Japonya’da entegre lojistik sağlayıcısı Alps Logistics ve Acca international ile yeni ortaklıklar kurarak büyümesini sürdürüyor.

L-A-C, Flexeserve’nin zorluklarını etkili bir şekilde ele alan iki mekanize hattan oluşan palet konveyörü tabanlı bir üretim çözümü sunuyor. Palet yükleme rampası, yüksekliği ayarlanabilir iş istasyonları, tampon istasyonları ve boşaltma istasyonu dahil olmak üzere bir dizi taşıma bileşenine sahip olan özelleştirilmiş çözüm, ürünlerin üretim hattı boyunca sorunsuz ve bağımsız bir şekilde ilerlemesini sağlıyor.

Operasyonları kolaylaştırmak ve verimliliği artırmak

Yüksekliği ayarlanabilen iş istasyonları, operatörlerin otomatik kontrolleri kullanarak yüksekliği kolayca uygulamasına olanak tanıyor, gerginliği ve yorgunluğu azaltıyor. Görevin tamamlandığını bildirmek için bir iş tamamlama düğmesi uygulanarak, operatörler arasında sorunsuz koordinasyon sağlanıyor. Tampon istasyonları operatör bekleme sürelerini en aza indirirken, boşaltma istasyonu son montajdan sonra manuel boşaltmayı kolaylaştırıyor.

Güvenlik önlemlerinin alındığı CE sertifikalı sistemde farklı palet tipleri de kullanılabiliyor. Bir makaslı lift ile entegre edilen her bir hat, 8 saatlik vardiya başına 60 paletlik bir iş hacmine ulaşarak manuel operasyonları geride bırakıyor. Genel olarak proje, montaj hattında üretkenliği ve verimliliği başarılı bir şekilde artırarak istenen hedefleri yerine getiriyor.

Günümüzde modernize edilmiş üretim hatları, yüksekliği ayarlanabilir iş istasyonları ve tampon istasyonları verimliliği artırıyor, döngü sürelerini azaltıyor ve operatörün iş yükünü en aza indiriyor.

Continue Reading

Robot Otomasyon

Akıllı SMT üretimi için dijital destek ve maksimum yatırım getirisi için verilerin bütüncül kullanımı

Published

on

Bilgi, modern Yüzey Montaj Teknolojisi (SMT) üretiminde başarı için giderek daha kritik hale geliyor. Üretim ekipmanından en iyi şekilde yararlanmak için tüm verilerin toplanması kullanıcı odaklı bir şekilde işlenmesi ve doğru yerde kullanılabilir hale getirilmesi gerekiyor. SMT üretimindeki ilerlemeler otomasyon, standardizasyon ve entegrasyondaki artışlarla karakterize ediliyor. Elektronik üretiminin ilk günlerine, çok sayıda manuel destek içeren ve bilgi teknolojisi açısından içe kapalı ve sığ bir yaklaşım damgasını vururken, son yıllarda yüksek personel maliyetleri ve demografik faktörler nedeniyle kalifiye işçi sıkıntısı, otomasyona yönelik güçlü bir eğilim geliştiriyor.

Ancak insansız “ışıkların söndüğü” fabrika, sadece ekonomik nedenlerle mantıklı bir optimizasyon hedefi olarak ortaya çıkmıyor; çünkü otomasyon birim maliyetlerini sadece belirli bir dereceye kadar düşürüyor. Öte yandan aşırı otomasyon, maliyetleri artırıyor. Uygulamada, sonuçların yüzde 80’inin kullanılan kaynakların yüzde 20’si ile elde edildiğini belirten Pareto ilkesi burada da geçerli oluyor. Her ilave yüzde puanlık iyileştirme, kaynaklarda orantısız bir artış gerektiriyor. Bunu erkenden fark eden ASMPT, otomasyon yerine yatırım getirisini maksimuma çıkarmaya odaklanan entegre akıllı fabrika ile ilk aşamaya ulaşıyor.

Geliştirme faktörleri olarak arayüzler

Entegre akıllı fabrikadaki üretim süreçlerini iyileştirmek için standartlaştırılmış arayüzlerin sunulması, mevcut donanım ve yazılım çözümlerinin artan entegrasyonu için önemli bir faktör oluyor. Özellikle önemli olanları; makineden makineye (M2M) kesintisiz iletişim için IPC-HERMES-9852, makineleri ve otonom depolama ve taşıma sistemlerini MES ve ERP gibi daha üst düzey sistemlere bağlamak için IPC-2591 CFX oluşturuyor.

ASMPT bu standart endüstriyel arayüzleri, üçüncü taraf sistemleri kolayca entegre eden, yenilemelere olanak tanıyan ve elektronik üreticilerine üretimlerini nasıl, ne zaman ve ne ölçüde otomatikleştirmek istediklerini seçme özgürlüğü veren açık ve esnek otomasyon konsepti için kullanıyor. Bu strateji ile elektronik üreticileri, dijitalleşme ve otomasyon dereceleri açısından kullanıcıların ve pazarın ihtiyaçlarına tam olarak uyarlanıyor. Bu yaklaşım daha sonra personel dağıtımı, kalite güvencesi ve malzeme lojistiği için yazılım çözümleriyle tamamlanıyor.

Halihazırda doğrudan makineler arası iletişim özelliğine sahip entegre akıllı fabrika; örneğin, SPI sistemi kullanıcı müdahalesi olmadan lehim pastası yazıcısında ofset düzeltmelerini veya temizleme döngülerini tetikleyebiliyor. Bununla birlikte, bireysel üretim ve kalite güvence aşamaları hala büyük ölçüde birbirinden izole edilmiş durumda. Buna ek olarak, önemli bir kaynak olan münferit makinelerdeki çok sayıda kamera, sensör ve okuyucunun sürekli olarak ürettiği veriler, bütünleştirici bir şekilde neredeyse hiç kullanılmıyor.

Saf makine üreticilerinin veya saf yazılım geliştiricilerinin aksine bir sistem tedarikçisi olarak ASMPT, ürünleriyle neredeyse tüm SMT üretimini kapsıyor. Benzersiz süreç bilgisine sahip olan ASMPT, uzun yıllara dayanan deneyimleriyle üretim ‘veri havuzundan’ hangi verilerin gerçekten alakalı olduğunu biliyor. Entegre Akıllı Fabrika’yı akıllı fabrikaya dönüştüren ASMPT, şimdi bu veri hazinesinden yararlanıyor ve yatırım getirisini hem derinlemesine, yani daha ayrıntılı üretim süreci analizi ve optimizasyonu şeklinde hem de şirketin intralojistiği gibi üretim alanlarının veriye dayalı entegrasyonu yoluyla genel olarak optimize etmek için sürekli olarak büyük veriyi kullanıyor.

Sadece tek bir süreç adımı, tek bir makine, tek bir kurulum, tek bir ürün veya tek bir malzeme gereksinimi değil, SMT üretimi bir bütün olarak ele alınıyor. Akıllı fabrikadaki bu yeni bütünleştirici veri kullanımı konsepti çeşitli düzeylerde faydalar sağlıyor.

Süreç optimizasyonu ve hata analizleri

SMT üretimindeki herhangi bir iyileştirmenin temeli, temel performans göstergelerinin (KPI) sürekli olarak toplanması ve sunulmasıdır. Bunlar arasında örneğin; hattın verim oranı, genel ekipman verimliliği, kullanım ve denge yer alır. Bunu mümkün kılmak için akıllı fabrika, makine verilerini ASMPT’nin Works yazılım paketinin bir parçası olan izleme uygulamasında toplar ve bunları göreve özel ve cihazdan bağımsız bir şekilde kullanıma sunar.

SPI ve AOI sistemleri ile modern üretim hatları, zaten son derece güçlü kalite güvence sistemlerine sahiptir. Ne yazık ki, tespit ettikleri hataların çoğu ilk keşfedildikleri yerden kaynaklanmaz. Bu sistemler hatalı ürünleri reddedebilse de,genellikle altta yatan sorunların ortadan kaldırılmasına yardımcı olmaz. Öte yandan akıllı fabrikada, kullanımı kolay kapsayıcı gösterge tabloları bu hatalara neyin yol açtığını hızla ortaya çıkarır. Veri entegrasyonu hattın ötesine uzanır. Planlama, referans ve gerçek zamanlı üretim verileri karşılaştırılarak üretim engelleri tespit edilir ve yine kapsamlı analizler yoluyla ortadan kaldırılabilir.

M2M veri akışı, kullanıcı dostu olma konusunda bir başka artı sağlar: WORKS’ün çok hatlı analiz fonksiyonları tarafından tespit edilen arızalar etkilenen makinenin ekranında göründüğünden, bakım personeli nerede harekete geçmesi gerektiğini hemen bilir.

4R prensibine dayalı malzeme akışı

Doğru malzemeyi doğru miktarda, doğru zamanda ve doğru yerde sağlamak her zaman intralojistiğin hedefi olduğundan, akıllı fabrikalarda verilerin bütünleşik kullanımı malzeme akışında da devrim yaratmıştır. Örneğin, artık hattaki malzeme tüketimine serbestçe tanımlanabilen zaman dilimlerinde gerçek zamanlı olarak sürekli hesaplamak mümkündür. Sistem, planlanan ve fiili malzeme tüketimine ilişkin verileri, hat boyunca halihazırda bulunan malzemeye ilişkin verilerle birleştirir ve ilişkilendirir. Bu bilgilere dayanarak WORKS, zaman kontrollü nakliye siparişleriyle birlikte merkezi ve yerel depolama alanlarına malzeme talepleri oluşturur. Bu şekilde, hat üzerinde yer kaplayan “acil durum stoku” önlenebilir ve malzeme zamanında ve tam olarak ihtiyaç duyulan yerde hazır olur.

Kurulum hazırlık alanındaki malzeme bekletme de WORKS ile kolay ve verimli bir şekilde optimize edilebilir. Bir üretim siparişi tamamlandığında, yazılım hattaki çalışanlara hangi bileşen makaralarının depoya geri gönderilmesi gerektiği ve hangilerinin kurulum hazırlık alanında kalması gerektiği konusunda ayrıntılı talimatlar verir; çünkü bunlara bir veya daha fazla sonraki sipariş için tekrar ihtiyaç duyulacaktır. Bu sayede atölye ile merkez depo arasında zaman ve gereksiz malzeme seyahatinden tasarruf sağlanır.

Malzemelerin teslim alınmasından bitmiş ürünlerin sevkiyatına kadar üretimle ilgili tüm malzeme ve araçlar için otonom depolama ve taşıma sistemlerinin fabrikayı kapsayan yönetimi ve koordinasyonu da artık veri tabanlıdır.

PCB kaynaklı program değişimleri

Verilerin bütünleşik kullanımının faydalarına iyi bir pratik örnek, yeni bir ürün için kurulum değişimidir. Akıllı fabrikada artık hattın boşaltılmasına gerek yoktur: Program değişimi, işlenen devre kartının verilerinin standartlaştırılmış IPC-HERMES-9852 arayüzü aracılığıyla makineden makineye aktarılmasıyla otomatik olarak gerçekleştirilebilir.

Konveyörler otomatik uyum sağlar

PCB’ler hattın başındaki magazinden boşaltılır boşaltılmaz, ilgili tüm veriler ASMPT’den DEK TQ lehim pastası yazıcısına gönderilir. Bu, etiketler ve bir barkod okuyucu aracılığıyla veya doğrudan üretim planlama sisteminden yapılabilir. Makine daha sonra verileri planlama sisteminde depolanan bilgilerle karşılaştırır. Gerekirse, otomatik bir program indirmeyi ve gerekli olabilecek kurulum değişikliklerini tetikler. Devre kartı basıldıktan sonra IPC-HERMES-9852 verileriyle birlikte Process Lens SPI sistemine ve ardından SIPLACE yerleştirme makinelerine iletilir. Her üretim istasyonu, yüklenen program ile gerekli program arasında yeni bir karşılaştırma yapar ve gerekli güncellemeleri gerçekleştirir. PCB kaynaklı bu program değişimleri sayesinde, tek bir hat üzerinde aynı anda birden fazla ürün üretilebilir. Konveyörler taşınan devre kartlarının genişliğine otomatik olarak uyum sağlar ve bir grup kurulumu durumunda, bu ürün değişimleri hiçbir operatör yardımı olmadan gerçekleştirilebilir.

İnsan-makine etkileşimi

Akıllı fabrika, verilere dayalı olarak makineleri kontrol etmekten daha fazlasını yaparak, aynı zamanda en önemli üretim kaynağını da destekler: İnsanlar. Kıt uzmanlar artık belirli bir hatta bağlı değil, tabanlarına ve niteliklerine göre tüm üretim katına dağıtılabilir. Bunu yapmak için WORKS’teki son teknoloji personel yönetimi uygulaması, malzeme akış planlama sistemiyle arayüz oluşturur. Örneğin, bir kurulum değişikliği için manuel destek gerekiyorsa, operatörün cihazında otomatik olarak ve yeterli teslim süresiyle ilgili bir talep görünür ve görev uzaktan gerçekleştirilebiliyorsa, bu bir uzak kokpit aracılığıyla rahatça yapılır. Bu şekilde, SMT hatları sürekli çalışır durumda tutularak tüm fabrika daha üretken hale getirilebilir. Fabrikanın tüm bakım ve onarım görevlerine yönelik yazılım sayesinde, teknisyen ekipleri talep üzerine bakım ve devam eden üretim görevlerini kolayca dengeleyebilir ve tüm makinelerden tek tek nozullara kadar tüm varlıkları etkin bir şekilde yönetebilir. Öngörülemeyen sorunlar ortaya çıktığında, kapsamlı bir bilgi tabanına sahip yapay zeka ve NLP tabanlı bir sanal asistan, temel neden araştırmasını ve sorun gidermeyi destekler. Hepsinden önemlisi, tıpkı deneyimli bir meslektaşınızla konuşur gibi sesinizi kullanarak ona soru sorabilir.

Continue Reading

Konular

Trendler